16.07.2011

kızılay ve sakızlı türk kahvesi

Uzun zaman sonra bu gece kızılayda koliba kafede artik kendisi eşim olur ancak benim icin sevgilim demek daha kolay oturup nargile içiyoruz. Bir ankara gecesi iste . Herzamankinden .hayatin hafif olduğu bir yaz gecesi .

geceye evden devam ediyorum. bugün cumartesi. pazara sadece 5 dakika kalmış. bu akşam kızılayda dolaştık. seneler sonra. kızılaya sadece işimiz olduğunda gidiyorduk ne zamandır. eclerimiz uzaklaşınca ve eylence anlayışımız değişince. daha doğrusu son bir sene pek eylenecek halimiz yoktu. bu akşam değişiklik yapalım dedik. ümitköyün nezih sakinliği ve bahçelinin tıklımtıkışlığından sonra kızılayda o unuttuğum ankara havasını koklamak güzel oldu. senelr geçmiş ama değişen pek bi şey yok. kızılay yazlık yerlerde hediyelik standların ve sokak çalgıcılarının kaldırımlara üşüştüğü o bildik manzaraya bürünüyor akşamları. her kafeden başka bir müzik insanı bir ruh halinden diğerine sürüklüyor. tek eksiği deniz kokusu. ahh keşke yaşadığım şehirde deniz olsaydı ... eve döndükten sonra sevgilim ders çalışmak için çalışma odasına geçti. sakızlı türk kahvesi yaptım ikimize. kahve yapmayı pek beceremem ve bu durum kahve yapma görevini hep başkasının üstüne almasına sebep olduğu için de öğrenmeye çalışmam:) kahvemi içerken esen tatlı rüzgara, yarın annem ve babamla pikniğe gidecek olmamıza, 5 bucuk senedir beraber olduğum adamla evlenmiş olmamıza, hayatın bana verdiği tüm güzel şeylere mutlu oldum. bu mutlu akşamı unutmamak için sana yazayım dedim sevgili blogum. unutmamak lazım. kötü günlerde azığımızda olması gereken şey güzel günlerin anıları oluyor. insan onlara sımsıkı tutunarak yaşıyor. o günleri hayal ederek uykuya dalıyor ve yaşanmış olduğu için şükrediyor... şükürler olsun...

7.07.2011

aşk

aşk.. insanın önce içine girie gizlice. yavaş yavaş içine işler. dolar her lahzan senden habersiz. genetik zincirine yeni proteinler kodlanır. tıpkı bir organın gibi onsuz olmadan yaşayamaz hale gelirsin, önce bilmeden...
sonra neye aşık olduğunu bilmeden...yaşar durursun bir süre. mutluluk duyduğundur, huzur bildiğin. sadece... için kıpırdanır için susar. her ikisi de derin bir sonsuzluk hissiyle dolar. kendi içine çekilirsin. sessizliğinde bulursun nice kelam. edilmeden duyulan... uzunca bir sohbettir aşk. ama kendinle ama başkalarıyla. farkı başkalarıyla yapılanın lezzeti çabuk tükenir. ondandır aşığın sesiz kendine dönük halleri. sen sahip olduğunla mutlu mesud yaşar giderken dünya üzerinde ve belki de bilmezken aşık olduğunu. aramaya koyulursun öğrenilmiş bir aşık kendine. hani el ele tutusup da göklere yükseldiğin misalinden. alacalı bir film afişi veya yeni yetme bir pop ezgisinden. bilmezsin ki henüz içinde derinlerinde seninle yavaaş yavaş büyüyen bir aşk vardır ki gün geçtikçe daha harlı yanar ve yakar kavurur seni. sen büyürsün, içindeki büyür. sahip olduğuna şükreder, bişey olması die dualardasındır şimdi. artık dem farkedilir kılar elindekini. kıymet bilme demidir şimdi.bir gün bi şey olur ve elinden alınır o yüce sevginin sahibi. kim bilir belki eş, arkadaş, anne yahut babadır kendisi. elin kolun havada yüreciğinde bilmediğin ve dindiremediğin bir acı. yangn ki dalga dalga ele geçirip ruhunu her zerreni yakar tutuşturur ayrı ayrı. zaman geçer, yandıkça kelimelerin kısılır cümlelerin kısalır. sessizliğinde büyütürsün onsuzluğu .kavuşmalar için dua edersin.mutlu olsun die, üzülmesin die...anlarsın sonra ona olmasın allahım bana ver acıları die yakaran kitaplara sıkışmış aşık kahramanları. acırken ve kanarken o sevgide bi şeyler görünür olur kişinin halince gözüne. kimine hakikat kapıları aralanır kimine açılır ardı sıra. belki hiç biri olmaz ama deruni bir insana dönüştürür seni ve bir nebze meczub. bir cümleyle ışık hızna yükselir de uzayın sonsuz karanlığında kaybolurken parlamaların en şiddetlisini yaşar ruhun. bu sevgi bizi bir eyleyecek...şükürler olsun böyle sevmeye.