21.02.2010

gri pazar sabahından gün aydınlığı dileniyorum

evet aynen bunu yapıyorum,penceremin yanında oturmuş. az kaldı, surda bir iki ay sonra gök yüzü mavi olur. özledim.
enteresan bir dönemden geçiyorum. bu kadar çok yalnız kalınca düşünecek çok zaman oluyor. maphusluk gibi.bir gün iyi bir gün kötü. moralimin ucu pamuk ipliğine bağlı.kendi oyun sahnemde bile yedek oyuncu olmuş bekliyorum. pek de bi sessizleştim. doğru düzgün iletişimimi sürdürdüğüm tek kişi sevgilim. tabi ne kadar düzgün bi de ona sormak lazım. ben okul bittikten sonra üzerinden geçen 1,5 yılda çok şey öğrendim. hayır tabiiki tus bilgilerimi kastetmiyorum, onu da öğrendim ama sınavdan sonra unutmam da bi mahsur yok. asıl unutmak istemediğim hayatla ilgili olan kısmı. bu süreç bittiğinde ki inşallah 2 ay kaldı, hayatıma yeniden başladığımda bunları yeniden yaşamak istemiyorum.
her türlü duyguyu sonuna kadar yaşama tutkum nedeniyle en melankolik en mutlu en kendine güvenen ve en biçare ödüllerini içimdeki küçük sesler jürisi bana layık gördü. onlara teşekkürü bir borç bilirim.
ah yine başladılar, bizim burda iki simitçinin sabah atışması oluyor günün bu saatlerinde.
son söz: artık daha iyiyim. moralimi bozmayı ve kendime güvenmemeyi bi kenara bıraktım. kimsdeden ilgi,yardım,destek görmek şistemiyorum. işi daha dayanılmaz hale getirmeden ufak ufak şu 2 ayı atlatayım,olsun bitsin:) güzel olacak,ne olursa olsun güzel olacak...

19.02.2010

müstafi

ne demek biliyo msun blog?
geçen ayıın mecburi atamasında çıkmış ismim. ben o kadar bakmama rağmen hep yanlış listeye baktığım için görmemişim. erzurum karaçoban ilçesi, devlet hastanesi. haberim bile olmadan müstafiolmuşum. yanı? yani bir sene devlet memurluğu cezalısıyım, yani gecen sene bitlise gitmemin,istifa etmeyim die mikrobiyoloji yazmamın,2 tusu karavana yapmamın hiç bir anlamı kalmadı. üstelik kadrola açıklandı ki çok az.. ben en azından devlet yazabiliyorum die avunuyordum. son denemem 15 net düştü. ve ben öyle umutsuz, zavallı hissediyorum ki kendimi...bilemezsin.........

14.02.2010

onunla 4. sevgililer günü

o dedim ya blog , artık nişanlıyız biliyosun..yine de bu yeni rol modeli bana hala itici geliyor. netice de sevgilim o benim ve bu gün 4. 14 şubatımızı ''cepa alışveriş merkezinde'' kutladık!! yoo yanlış anlama onun suçu değil, daha doğrusu genel erkek umarsızlığı değil. bu defa ben dedim kutlamayalım istemiyorum diye,dün anlatmıştım. cepada bi işimiz vardı onun için buluşacaktık,bi" de yemek yeriz olur biter işte die program yapmıştım. hediye de almamıştım bi şeyler yazayım diye kağıt kaleme uzanırken neden bi şeyler yapmıyorum ki dedim. bazanın altından ne zamandır elimi sürmeye fırsat bulamadığım hobi kutumu çıkarttım. içinde ne arasan var türünden onlarca malzemenin arasından renkli takı tasarım tellerini seçtim. onlardan komik bir adam bi de bisikler ya da yanına bi kız falan yapayım dedim. spiraller oluşturacak şekilde kıvırıp içiçe geçirdiğim tellerden yapacağım şeyler zihnimde çok hoş görünse de gerçeğe yansıması pek öyle olmadı. hem zormuş hem yeteri kadar malzemem yoktu hem umduğumdan zor bi işmiş.ilk haline uzak yakın ilgisi olmayan onlarca kez değişen projem nihayetlendiğinde ilkokul el işi dersi ödevi tadında bi seyler çıktı ortaya. bi de vakit harcamayım ders çalışıyorum die hediye almaya çıkmak istememiştim..halbuki bu muhteşem objeye harcadığım vakitle ankarada 3 alışveriş merkezi gezer yahut netten yaratıcı bir hediye fikri bulup siparişi verir ya da sürprüz bir program ayarlayabilirdim... neyse ben yine de paketledim. veririken de önce bunu oku die üzerine iliştridiğim notu gösterdi. sana anlattığım gibi anlattım ona da bu ilkokul mantalitesinde vücut bulan hediyemin hikayesini. güler demiştm,beraber dalga geçeriz bu da komik bi anı olur bize.. ama o çok sevindi.aldığım en güzel 2. hediye dedi..(ilki neymiş ki,şimdi aklıma geldi sormadım..) kimseye gösterme dedim, yatağımın başına koyucam dedi.. ben işte bu yüzden bu kadar mutluyum, ve o kadar çok seviyorum,üstelik çok da aşığım...cepada yemek yedik sonra sevdiğimiz bir yer var peppermill die oraya gittik tatlı yemeye. o kadar kalabalık ve her yer çift dolu ki.. ben oturduğum yerden her masanın dedikodusunu yaptım. bu masa birbirini çok seviyor,ne güzeel yüzlerinden belli... bak bunlar artık tamam, kız süslenmemiş bile, oturmuş artık ilişkileri... valla şu adam kızı götürmeye çalışıyor, bak işte,habire öpmeye çalışıyor ama hiç el ele tutuşmuyolar...aa bunlar yeni başlamış,canlarım..inşallah hiç ayrılmazlar...bööyle uzadı gitti, sonra bana yeni bi tel aldık ki duble hatlı ucuz bi şey,onu çözmeye uğraştık bi süre. kapağını açmamız 15 dk aldı:) kullanma klavuzunda söyleneni yaparken neredeyse kıracaktık,meğer başka türlü açılması gerekiyormuş. hey benm asil milletim,türk kafası die bizi tiye alırlar bi de. neymiş efendim okumazmışız ullanma klavuzlarını. okumicaz tabii,okuduk da noldu? ben araştırmacı gözlemci kişiliğimle aa buraya tırnak sokma yeri yapmışlar die bi yerden açtım kapağı:) akşamımız güle aylene geçti. daha gazeteye yazı yetiştirmem lazım. bugün hiç ders de çalışmadım... ben kaçtım blog, ii geceler.

13.02.2010

aman be blog laf olsun die yazdım işte,aldırma sen..geçer...

hoplaya zıplaya yaşarım sanmıştım, hayat uçsuz bucaksız yemyeşil çayırlar gibi uzanır önümde hiç taş çamur çıkmaz sanmıştım. üzerimde beyaz elbisem kirlenmeden yürürüm sanmıştım. güneş hep ışıl ışıl parlar, başarı mutluluk hep benim olur sanmıştım. üstelik bunların hepsi kolay olur sanmıştım. halbuki ne zormuş. ne kadar yıpratıcıymış. bir şeyler elde etmek için ne kadar çaba,güç sarfetmek lazımmış.savaşmak sadece hayatla olmuyor,en çok kendinle savaşıyorsun. psikolojik inişlerini çıkışlarını dizginlemek zorundasın, almadığın sorumluluların uzaktan sana bakıp sırıtıyor. hayatlarını yoluna koymuş gibi geliyor senden başka herkes. sen de oturup onları izliyorsun. önce sokaklardan çekiliyorsun,sonra insanlardan alıkoyuyorsun kendini. telefonunun şarjı bitmiş, ne önemi var ki... ailenin kucağına saklanıyorsun iyice. kendini buldum sanıyorsun.

yarın sevgililer günü, program yapmaya çalışan sevgilime canım hiç bir şey istemiyor çıkmayalım dedim. hediye almadım , sakın alma diye başının etini yedim. sonra bi duyduk ki sertap konseri varmış, bi öğrendik ki bilet yokmuş. kanatları ıslanmış çirkin bi kuş yavrusuna dönüştüm birden. ağlayasım geldi. ne saçma,halbuki hevesi olmayan bendim. netice de.. noluyor bana böyle? nereye varıcak sonu? tüm heyecanlarını kaybetmiş orta yaş eşiğinde geçkin bir kızım artık. malesef...

7.02.2010

uzun zamandır bu kadar güzel geçmemiştin zaman

güzel bir hafta sonuydu. yazasım geldi. cananla vaka kampına gittik bu hafta. beş gün yorucu bir tempo,ayların süregelen ders çalışmak durumu. bu hafta da kamp olunca hafta sonu gezelim dedik. cuma akşamı ders çıkışı emrah beni almaya geldi. ders erken bitince hep beraber yemeğe gidelim dedik. burgera geldik. ankaranın göbeği desem mübalağa etmiş olmayacağım kadar kalabalık bir yer, Bahçeli de vızır vızır bir caddeye zar zor bulduğumuz bir yere cananın arabasını park edip karnımızı doyurmaya gittik. biz yemeklerimizi yiyip mutlu mesut dönerken bi baktık cananın arabasının camını patlatıp emrahınçantasını çalımışlar. şok olduk. çok üzüldük,yapcak bi şey yok evlere dağıldık. ertesi gün sinemaya gtmek üzere buluştuk, aramıza ümit eklendi.sinemadan sonra yemek yedik,sonra başkabi yere geçtik, cananın eve gitmesi gerektiği için erken ayrıldı,biz başka bir yere gidip gece yarısına kadar muhabbet ettik. o yorgunlukla dün gece nasıl uyuduğumu bilmiyorum. bu sabah emrahla kahvaltı yaparken ne yapacağımızı konusuyorduk,bir de baktık ki yine aynı ekip bizim evde toplanmıi,gokarta gidiyoruz. iki tur ,o soğukta dona dona karting yaptık. çok eğlendik,ordan bi yere yemeğe gittik,sonra tabu oynayasımız geldi, tabusu olan bi cafe bulup bi tur da tabu döndürdük. sonra yine dağıldık. eve geldim,bi boş.. kendimi temizliğe verdim. akşam vakti 8 buçuktan 10 a kadar temizlik yaptım,çamaşır falan yıkadım. sonra televizyon.. artık pazar akşamları sıkıcı olmuyor tv..çok güzel hareketler, yetenek sizsiniz,şimdi de okan var. babam da otobüse bindi adanadan, sabaha inşallah burda olur. yani böyle blog,hiçbi amaç gütmeyen bu yazım, uzun zamandır yapamadığım herşeyi yaptığım ve her ne kadar bu aralar gergin ve sinirli olsam da mutlu olduğum bi hafta sonunu sana da anlatmak içindi. arkadaşlarıma sevgilime doydum, gezdim, eylendim, dinlendim, ders dışı bi şeyden ötürü yorulmanın keyfini çıkardım,uzun uzun kahvaltı yaptım...bir de ne kadar didişsek de sevgilim..sana bi kez daha aşık oldum... seni çok seviyorum ve şimdiden çok özledim..................