10.09.2010

bir nöbet akşamı

hastanedeyim. sessiz ve sevimsiz bir serviste tek başıma. biçimsiz dr oasında her türlü konfordan uzakta. en önemlisi ruhum kaybetmiş o konforu ya. oturuyorum. yoğun bakımın suratsız hemşireleri bana iş buyuruyor. ben de çömezim ya bi şey demiyorum. zaten desem ne ki. eninde sonunda muhtacım onlara. en basitinden isterlerse gece sabaha kadar yarım saatte bir arayıp gereksiz şeyleri sorarak seni uyutmama gibi bir ihtimalleri var. daha önce yaşadım ordan biliyorum. zaten güm de yok. kimseyele didişmeye. kendi başımayım artık, sessizim. bu hastanenin koridorlarında koşuşturan o cevval intern, canavar tıp öğrencisi halimden eser kalmadı. bana sende ışık var diyenler şu halimi görseler.. gerç, göremezler, o kadar karanlığım ki görmeler, için gerekli olacak kadar bile aydınlık yok. karardı her şey. sabahları kalkmak akşamları yatmak istemiyorum. bu hastaneye gelmek serise girmek istemiyorum. ama mecburum. mecbur muyum gerçekten? evet, malesef mevburum. hiç olmazsa babam çıkana kadar.. para kazanmaya mecburum. artık o kadar boş geliyor ki uzmanlıkmış şuymuş buymuş. ne olacak ki pratisyen kalsam ne değişecek. uzman olunca ben hayat daha mı güzel olacak.. yok öyle bi şey. sadece istyemediğim şeyleri zorla yaparak yaşıyorum bu hayatı.. ne anlamsız. ne zamandır yazmıyorum. çünkü her gün, tam olarak 6 ay 2 gündür her gün babama mektup yazıyorum. nöbette de olsam, nöbet çıkışı da. yolda da olsam... bi şekilde muhakkak. ve yazmaya vaktim daha çok da haliim kalmıyor. şimdiyine mektup yazmak için açtım blogumu. bu defa dedim önce sana yazıcam. şimdi bi sigaram olsaydı... odanın telefonu çaldı şimdi. ardından da cep. sevgilim aradı. AOÇ ye gitmişler kokoreç yemeye. hiç sevmem ama orda olmak isterdim şimdi. gerçi ben bura hariç her yerde olabilirim. neden bu kadar sevmediğim bir iş yapıyorum? neden bu kadar zahmete katlanıyorum? bu sorularımın hiç bi yanıtı yok. rüzgar bu yandan esti biz de savruşuyoruz işte. babamın mahkemesine 1 aydan az kaldı. 8 ekim, söylemiş niydim? gün yaklaştıkça daha da korkar hale geldim. sanki yaklaşmasını istemiyorum, o gün hiç gelmesin.. böyle beklemek daha iyi.. ya olmazsa...ya çıkamazsa.... nasıl yaşıcamı hesap edemiyorum..

1 yorum:

elifce dedi ki...

sizi okumak iyi geliyor bana.diyeceksiniz belki bu kadar acının neresi iyi ama yalnız olmadığınızı bilin.farklı yerlerde farklı zamanlarda bir şekilde herkes acı çekiyor,herkes birilerini bekliyor,bir çoğu ben de dahil sevmediği ama yapmak zorunda olduğu işe,iş arkadaşlarına v.s.katlanıyor .İnşallah babacığınıza en kısa zamanda sarılırsınız.Babasını bu kadar seven bir çocuk ayrı kalmamalı.Bilesiniz hergün blogunuza bakıyorum.bu kadar ara vermeyin.sevgiyle.elif