6.02.2011

11 ayın sonunda :)

hey!! dostlarım...
ey sevgili kalbim...
içimdeki çocuk!!!
herkese hepinize sesleniyorum. yine aynı hastane odasından ,bir pazar nöbetinden...

günlerden cumaydı. sabah hastanede uyanmanın vücuduma bıraktığı katılık hissiylke beraber uynamıştım saat 7de daha saatim çalmadan. gece ex olan hasta yakınları ölüm kağıdını imzalamam için çalıyorlardı kapımı. kalktım. önlüğümü giydim. kapıyı açtım. kağıtları doldurup teslim ettim. sonra odama geri döndüm. mesainin benimle ilgili kısmı henüz başlamamış olsad a personel ve hemşire devri sabah 7de başlıyor. koridordan evden yeni gelmiş insanların taze sesleriyle nöbet çıkışı bezgin seslerin sohbetleri bir uğultu halinde odama doluyordu. pencereyi açtım. battaniyemi alıp sarındım. oturdum sandalyeye. soğuk hava yüzüme çarparken................

öğlen paydosu oldu. visitten sonra hoca psikiyatrist ev nörologların ortak bir çalışmasını sunulacağı nörobilim toplantısına çağırmıstı hepimizi. yarım saat sonra başlayacaktı toplantı. hemen yemeğe çıktım. canan beni bekliyordu. yemek yerken senin neyin var neden bu kadar yorgunsun dedi. yoo öyle mi? değilim aslında dedim. bu sabahtan beri kurduğum kaçıncı kısa cümleydi? konusurken o ve ben yemeğimle oynasırken bugün cuma mı dedi. Ah evet bugün cuma! ah pamuum neden söylemiyosun bugün cuma diye. demek sen ondan böyle streslisin durgunsun... bilmem öyle miyim?.............

elimde tuttuğum karton bardağın içindeki çayın sıcaklığı araya muhafaza olsun diye koyduğum peçetelerden bile tenimi yakıyordu. ellerim soğuk ve terliydi. toplantının olduğu salonun önnde durduk. daha herkes gelmemişti. pencerenin kenarına bıraktım bardağı. telefonum çalmaya başladı. melodisini yeni değiştirdiğim için önce üstüme alınmadım. sonra da tam olarak bu cümlenin aynını yanımdaki arkadaşıma kurarak çıkardım beyaz kılıfından. 12:39a ilişti gözüm önce. ekranda kardeşimin adını okuyunca içimde oluşan bir heyecan dalgasını eş zamanlı zihnim ''daha erken ,yeni ara vermişlerdir'' diyerek bastırdı. .......- alo
-abla
heyecan, sevinç ve şaşkınlıktan oluşan karısık bir sesle açtı kardeşim.
bense ürkek,
-yusuf?
- abla, tahliye geldi!!!!................

içimden koşmak geliyordu. ama ben sadece genişletilmiş adımlarla servise döndüm.kimse yok. açtım neti uçak saatlrine baktım. kapadım arabayla gdieyim en iyisi dedim. vazgeçtim otobüse mi binsem dedim. 15 defa emrahı aradım. hadi izin al da gidelim dedim. servis kıdemlisini aradım ben gideyim mi dedim. babam çıkmış, gideyim mi?

kaça götürüyosunuz? normalde 60 a ama hastane personeline 50ye. sizi 45e götüreyim. saate baktım 13:10. saat 15te uçak, ancak yetişirim . olur, gidelim. taksiciyle tek konusmam bu oldu. yarım saat süren yol boyunca bir elim diğerini sıkıca kavramış, kucağımda başım gökyüzünde , ne hissettiğimi anlayamadan , mutluluğuma ağlayamadan, sevincime gülemeden ,öylece oturdum. içim içime sığmıyor ama yerimden de kıpırdayamıyordum. telefonum çalıyor, karşımda gülen ağlayan insanlara ben sadece teşekkür ediyordum. taksiden indim...

4. fincan çayımı aldığımda uçak saatime 10 dk kalmıştı. onu da içtim büyük bir susuzlukla iki yudumda. üzerine bir bardak daha su içerek çıktı bulunduğum kafeden. saat 14:50. koltuğa oturdum. istanbul aktarmalı gidiyordum. babamın çıkması gece 10u bulurmuş. başımı camdan yana yasladım. uçak havalandı. gözlerim kapandı. hayalle gerçek arasında dolaştım,kapkara ankaradan yeteri kadar uzaklaşınca uçağımız, güneşli bir gökyüzünün bemeyaz bulutları yeni toprak örtüsü gibi sediği o mavi sonsuzlıkta.

saat 17. istanbuldan adanaya uçacak olan uçağın içinde yanımda birbirini çok seven bir baba -oğul var. çocuk muhtemelen 5 yşlarında. sürekli sorular soruyor. baba enfazla 35. ve oğlunu çok seviyor. bu defa uyuyamıyorum. sabredemiyorum. yolculuk bitmiyor......

18:30, adana.... sen benim canımı çok acıttın be ey şehr-i yurt. bir sene sonra, yeniden sana özlemle bakabiliyorum ya, çok şükür... uçaktan iniyorum. pınar karşılıyor, Baba çıktı!!!
yetişemedim mi? ahh çıkışında orda olmak istiyordum ama ben. sevinçli bir çığlık, bir sarılma yok. hala aynı donuk ben. kendime şaşıyorum.. heyecanlı mısın? yook, değilim. ev çok kalabalık mı? bütün kırmzı ışıklara da takıldık...tüm kırmızı ışıklar bana 2 misli uzun geliyor. sağ bacağım hiçdurmadan sallanıyor. telefonum çalıyor. annem. bi tedirginlik sarıyor beni. ya babam açarsa. sesini duycam ama korkuyorum. neden korktuğumu bilmiyorum. alo? kızım, geldiniz mi? annemin sesi. içim rahatlıyor. keşke evde kimse olmasa diyorum kendi kendime bi yandan annemle konusurken. babam? baban burda, hadi gel seni bekliyoruz. allahtan vermiyor diyorum. sonra da kendime inanamıyorum... 10 kat çıkıyoruz asansörle. kapı açık. kalabalık dışarı taşmış. birileri ana sarılıyor. hiç biri babam değil. bırakın beni önce babamla sarılayım diyorum gözün aydın hoş geldin cümlelerini ardımda bırakarak mutfağa giriyorum.......

babam..........
kuzum...................

gece 3 bucuk. annem çoktan uykuya dalmış, kimi zaman konuşmalarımıza uyanıyor.
uyanıp daha sıkı sarılıyor babamın koluna kimi zaman yorgun ,geçen 11 ayın ruhunda bıraktığı hüzünlü tele dokunarak iç geçiriyor. babam, canım benim ne kadar yorulmuş, gülüm benim.. diyerek annemin saçlarını öpüyor. ben ''baba,...'' diye başlayan kimbilir kaç yüzüncü cümlemi kurmakla meşgulüm. gözlerim kapalı. babamı dinliyorum. o en sevidğim sesi. göğüsne yasladığım başımın altında kalan kulağımatitreşen o eşsiz musıkiye bırakmışım kendimi. bir an ses kesiliyor. biraz sonra
-kuzum, artık uyuyalım mı?
-olur
-............................
-baba, ...................

5 yorum:

bir küçük doktor dedi ki...

gözün aydın bitanem,sonunda sabah oldu sizin için,hepinizin gözü aydın

Bucera dedi ki...

Gözün aydın çok sevindim çok

elifce dedi ki...

hemen hergün sayfanızı açıp yeni yazı görmeyince kapatıyordum lakin bu son yazınız sevinciniz beni de çok mutlu etti.gözünüz aydın...Allah bir daha böyle günler yaşatmasın.sevgiyle...elif

Adsız dedi ki...

bir uğultu gibi...
içinde çok şey barındıran... ama 'hiçlik' ifadesi kadar yalın bi durum...
****

velhasıl papatya, en büyük resim şunu söylüyor...

NE MUTLU HEPİNİZE
NE MUTLU HEPİMİZE..

sevgiler..
istak..

Deliler Teknesi dedi ki...

Gözünüz aydın... Allah bir daha benzer sıkıntılar yaşatmasın...