18.11.2012

mutlu pazar

selam sevgili blog, bugün mutlu bir gündü. senle hep acılar paylaştığımdan müzdariptim bir süre. halbuki insan mutlu olduğu günleri de kaydetmeli di mi? hafızadan kolay silinen böyle günlere insan ömrünün ihtiyacı oluyor halbuki. o zaman yazıyla varlıklarını koruyorlar. somutlaştırdığın mutluluklar belki böylece var olduklarına kendini inandırıyor. bugün bizim yıl dönümümz. birinci güzellik bu. 7 . yıl :) 18 kasım 2012 . 2005te başlayan bu hikaye hala devam ediyor. üstelik çok zengin çok dolu. 7 senenin büyümenin, kırılma noktalarının, kararsızlıkların, hayal kırıklarıın, sevginin doldurduğu ve hala aynı tazelikte olduğu için şükrettiğim , bir hikaye. bizim hikayemiz. başkaları için sıradan bizim için olağanüstü:) herkesin ki kadar işte. 2. güzel olma sebebim bugünü ailemle tüm sevdiklerimle geçirmiş olmamdı. bu sabah annemler bize kahvaltıya gelecekti. sabah 9 da uyandım. yatakta yalnız uyandım çünkü emrahla dün gece salondaki kanepede birbirimize sarılıp uyuyuakalmışız. ben uynadığımda 2 bucuktu. emrah ben burda yatıcam dedi ve anında uykuya daldı. ben de onu hadi kalk olmaz diyemeyecek kadr uyku mahmuruydum. sallana sallana içerden yorgan getirip üstünü örtmeeyi akıl edebildim. ama yastık getrimeyi düşünememişim:) sonra da yatağa yattım ve rüya alemine dalmışım. dalmak ... neydi ingilizce kelime vardı... bu aralar vocabulary die bir sitede kelime bulmaca oynuyorum da. neyse işte kelimeyi de hatırlayamadım zaten. sabah uyandım saat 9 da. annemler gelecekti die kalkayım ddm ama gücüm yok. emrahın yanına gittim biraz sarılıp yattık sonra 9 bucukta annemi aradım. geliyoruz dedi. kalktım ben de evi toparladım çayı koydum kahvaltı hazırlamaya basladım. patates kızarttım, yumurta pişirdim biraz fazla sulu olmuştu, sucuk pişirdim. annemleri aradım çıkıyoruz dedi, ekmek ve simit istedim:) emrahı kaldırdım sonra da o da kaşar filan almaya gitti markete. sonra herkes geldi. oturduk boll kalorili ve muhabbeti bir kahvaltı yaptık. sanırım kalori ile mutluluk baya at başı giden iki şey. yapacak bi şey yok. kabulleniş... :) sonraa sofrayı kaldırık. emrah hepimize kahve yaptı. anneme dedim kapat fal bakayım. bu arada babamla yusuf uyumaya gittiler teker teker:) onlar uyuya dursun biz oturup fal baktık netten kiralık ev baktık belki bu sene emrahla emek 8e filan taşınabiliriz şu servis ve araba paardoksundan kurtulmak için. sonra babam uyandı annemle ikisi bahçelide yürürüşe çıktı. emrah da diğer laptopa format atmakla uğraştı. yusuf uynadı . 1 saatten fazla süreden sonra annemler geldi. akşam yemeği için balık pişirtmeye gittik biz de emrah yusuf ben . annem o arada bir tarhana çorbası yapmış ki eve geldiğimizde burnum çılgın bir lezzet ve anılar yolculuğuna çıktı. ben salata yapmaya geçtim mutfağa sonra balıklar da geldi. sofrayı kurduk balık salata çorba ardından aldığımız tahin helvası ile tahin pekmez:) veee boolll kalorili bir öğün daha. annem babam yusuf karatay diyetine başlayacaklarmış da ona nazire yaptık resmen:) afşyetlen hamsileri yedikten sonra çay içtik bu arada ben bulaşıkları önce makinbaya girecek şekilde yıkayıp sonra balık kokar die baştan elimde yıkadım. emrah yıkama tatlım maklinayı çalıştıralım dedi ama makina bomboş valla olmaz dedim:) nese sonra salonda haberler eşliğinde bir çay faslı daha yaptık annemler kalkacak oldular ben de yavaaaş yerler yaaş agaaaa dedim bir işler güçler göndermesiyle ama babama dün pantolon filan almışlar da paçası yapılacakmış bugün alacaklarmış o kapanmadan gidelim dediler. bi de babam diyo ki biz altıda kalkıyoz senin gibi 9da değil . ben de 8 de kalkıyorm dedim. ama gittiler. onlar giderken her zaman birlikte yaşayabilseydik keşke diye içim sızladı. benim ütopyam da bu işte. tüm sevdiklerimle birlikte aynı evde yaşamak. olmaz ya zaten adı ütopya. ama böylesi bir günü böylesi bir günle kutladığımız için çok mutlu ve müteşekkirim rabbime. haa dersen ee yıl dönümü kutlaması onu da dün yaptık. önce vangogh alive die bir sergiye gittik sonra da romantik akşam yemeği formatında bir yemekle taçlandı. gerçi içinde biraz kavga didişme de vardı da. çünkü ben dün 80 liralık fön makinasını kufördeki adama tüm saflığımla güvenip 140liraya aldım ve bu sebepten işte biraz gerildik. neyse ama sonra barıştık ve dans ettik oynadık ohoo dünü de anlatmam lazım aslında. belki başka zaman. ama sanırım anlatmayı unuturum sonra da hepten unuturum:( sence biraz seni ihmal mi ediyorum. yani kendimi? sanırım öyle oluyor. bu konuya eğilmek lazım. işte böyle cnm.. evrene sevgiler.......

Hiç yorum yok: