28.01.2009

kadınlar.....

ateşim çıktı öğlen saatlerinde. masanın başında direnmeye çalıştım bi süre, olmadı. en iyisi biraz dinleneyim deyip yatağa uzandım. adanada bu gün güneş var, ben odamda bi yandan klima bi yandan elektrikli ısıtıcı çalıştırıp üzerime battaniye örtecek kadar üşüyordum. uyumuşum. uyandıktan sonra annemin yanına gittim. yemek yiyelim mi dedim. annesinin çorbasıymış bulgur aşı, senede bi defa yaparmış. yedik beraber. o sırada dayımla küçük teyzem geldi. hastaneden bugün çıktı. evine gidecekmiş. şaşırdım. sevinsem mi gitme desem mi bilemedim. ben bizde kalır diye düşünüyodum. 1 senedir evine gitmedi, dedi dayım. teyzeme baktım, evime erzak aldık şimdi gidip onları yerleştiricem dedi. heveslenmiş gibiydi. sustum. daha erken teyze bir süre daha bizle kalsan diyemedim. sonra yine gidemez, belki iyileşemez diye vazgeçtim. onu evinden en son çıkartan ablasıydı. hemen hemen bi sene önceydi. komşusu telefonda bi haftadır dışarı çıkmadığını söylülyordu. uzun süredir hiç birimizle görüşmüyor, gidenleri evine almıyor telefonlara çöıkmıyordu. küsmüştü yine bi şeye. teyzemdi bu hep küserdi. üstelik küstü mü herkese birden küser uzun bi süre de kimse onu ikna edemezdi. bi bayram günü büyük dayımlarda karşılaşmıştık. elini öpmeye kakltım, 13-14 yaşlarımdayım, izin vermedi. annemle küstü o zaman.oysa ben onun elinde büyüdüm sayılırdı. herkesi severim ama benim kuzum başka die severdi beni. çok severdi.afalladım, üzüldüm, ne yapacağımı şaşırdım. o zaman anladım teyzemi anlamaya çalışmanın boş olduğunu. onu öyle kabullenmek gerekti. bi kaç aylık bi evlilik ,boşanmayla nihayetlenen. sonrası yalnız bir hayattı onunkisi. son senelerde iş yerinde yaşadığı problemler, geçimi zor kişiliğiyle beraber hayatı kendine, etrafına zorlaştırmaya devam ederken birden herkesten çekti kendini. öyle bi çekiş ki ne yapıldıysa nafile. en sonunda o telefonun geldiği gün yine kapıyı bilerek açmıyor diyip tam dönecekken dayım, içine düşen bi şüphe,çilingircinin metalik sesi ve pislik içinde bomboş bir ev. duvarların nemden karardığı, kokunun yeni ev sahibesi olduğu bir yer ki günde üç kez yerleri silen teyzemin evi demek ne mümkün. büyük teyzemle dayım tüm evi aramışlar, m...... nerdesin??? m........ ne aradıklarını bilmeden ölüsünü mü bulacaklarını bilmeden nereye baktıklarını bilmeden öyle deli gibi evde koşuşturmaya başlamışlar. artık odalar kapı arkaları yatak altları... askılıkların arasında oturmuş, başını dizlerine dayamış, uzamış saçları bakımsız yarı boyası gelmiş bi halde bulmuş ablası. elini uzatmış çıkatmış. elinde elbise askılarıyla,kir içinde,zayıflamış,ıslak kıyafetleriyle öylece odanın ortasına açık gardırobun önünde ikisini düşünüyorum. düşüncem bitiyor sanki. yaşanılanları, anlatılanların ne kadarda biri olduğunu öyle iyi biliyorum.ama sormuyorum. teyze naptın öyle görünce naptınız ne dediniz o naptı nasıl olur kardeşin...offfffff....

psikiyatristler majör depresyon dediler. halusine bi harunla beraber hastaneye yattı teyzem. bu gün evine gitmek üzere heyecanla kapıdan çıkarken ,kapıdan giren büyük teyzemle karşılaştılar. büyük teyzem evin en büyüğü en çilekeş kadınıdır. babaları erkenden ölünce 9 çocukla genç yaşta dul kalan annesine okulu bırakıp yardım etmek zorunda kalmış. biz çorbayı ısıtırken teyzen gelicek dedi annem. yaaa dedim. keşke çağırmasaydın. zaten anlattım her şeyi dedi annem. sevgilisini biliyor muymuş? yok dedi annem nerden bilsin. gözleri yine nemlendi.
anneme içim sızlayarak baktım. bütün eklem yerlerinde acı biber sızısı şişlikleri, tansiyonu, diyabeti aile yadigarıydı. bütün olayların ortasına en küçük olmasına rağmen düşmüş, hep o çözmüş, hep o tamponlamış, babamla beraber taşımıstı pek çoğunu senelerce. acılar, sıkıntılar üstüste gelince.. anneciğine hep derdi iyiki yoksun anacığım. bunları görmedin. peki ya ben anacığım, senin bu halin....
anneannem,annem 20 yaşındayken ölmüş. kanser hastasıymış, yoklukta, sefalette, acılar içinde. anarşinin ortasında bi evladını kurban verdiği kör kurşun diğerini tek gözünden etmiş.küçük teyzem o zamanlar ilk depresyon atağıyla hastanede yatarken, gazeteci olmak isteyen küçük oğlunu, kayıt yaptırmaya gittiği iletişim fakültesinin bahçesinde linç edip öldü bu diye attıkları anda bulan polislerden gelen habere daha fazla dayanamamış...
büyük teyzem ..önce kocasının kendine attığı dayaklara sonra oğlunun gelinine attıklarına yandı canı. gelinliğinde de geliniyle de dişinden arttırıp, tırnağıyla kazıdı kumar borcu ödedi. bitmedi. önce kocası sonra evladı tüketti.onca parasızlığa taktığı kumar borçları,hacizler yetmedi, bi de evli bi kadınla ilişkisi başladı.bu kaçıncı kovuluşu sayamayan gelin kız çocuğunu alıp evden ayrılmış. haber geldi, sakın dönme dedik. biz sana destek oluruz sakın dönme.kime kızacağımızı kime üzüleceğimizi şaşırmışken biz çıkıp geldi.yok yemem dedi, zayıflamış. oturduk ben çay alıp içeri geçicektim. teyzeme baktım, gözlerine. orda duran yaşı gördüm. öylece duruyordu. içim kırıldı. çayı taşırmışım. annem seslendi. kızım yeter doldurdun. ben ..içeri geçiyorum ,ders çalışcam...deyip odama geldim. gözünün yaşı kurumamış teyzeciğim demek istedim. sarılmak istedim. ama diyemedim. sustum.....

Hiç yorum yok: