10.02.2008

günce 1

minik papatyalar açmış. bahar soğuk havaya veryansın ediyor ve geliyor. müjdeler uçuştu kuşların kanatlarında. canım şöyle bir istop oynamak istiyor. hem de en renklisinden...
yeşil çayırların, seyhan gölüne uzandığı, kırmızı top-mangal-çizgili pijama cinsinden aile saadeti tadında, baloncu amcaların nasıl olup da uçmadığına şaşırdığım annemin rabiş çıkma o ağacın tepesine yine inemiceksin diye bağırdığı günlerden birinde olsak... (tırmanma konusunda gösterdiğim başarıyı hiçbir zaman inişte gösterememişimdir)
nergis kokardı adanada evimizin sokağı. çocuklar üçer beşer dökülürdük yollara. bisiklet yarışları, yonca evcimiğin koro misali söylenen şarkıları, dallasvari ip atlamalar, tebeşir taşının kıymete bindiği sek sek oyunları...
şimdi yok tabii hiçbiri. zaten eve döndüğüğnde terlemişsin çabuk üstünü değiştir diyen bir anne de olmayınca, tadı olmuyor hiçbirşeyin. ama yine de bizim apartmanın veletleri terör estirme seanslarına başladı. bizimkiler canavar türünden. bisikletleri yoldan geçenlerin üstüne sürüyolar, yan apartman çocuklarını hergün bi ağlatıyolar, kırık cam parçaları koleksiyonu yapıyolar:) nerden buldunuz topladını bu kadar camı diyince bi tanesi var saçını kazıtılmış, tam holigan, çömeldiği yerden başını kaldırdı, biz gırdıııkkk dedi sırıtarak. ama sen kimseye deme ha!! diye ekledi. gülmeyim dedim tutamadım kendimi. aa ama ayıp yavrum diye başlayan bir abla nasihatı kıkırdamamın arkasında kaldı.
ama onların seslerini duyduğumda önce bi ağlayasım geliyor ki sorma. sonra manasız bir tebessüm yaylılıyor yüzüme. en genişinden.. özledim be...
ya bahar geliyor olayını bile hüzne çevirip melankoli yaptım ya, helal olsun bana. bu acil bitmeden sanırım bu sayfaya keyifli bişeyler yazamıcam.