16.08.2009

otobüs

afedersiniz.. bu bi ihtardı. çantanızın oturduğu koltuk bana ait demekti. sarışın kız soğuk bir bakış atıp aldı çantasını. hareketleri biraz sert miydi ne? ayrıca neden ters baktımıştı ki? amaan dedi kendikendine mavi gözlü kız, gri-lacivert karışımı zeminde beyaz ve siyah boncuklar işlenmiş çok sevdiği çantasının içinden ince beyaz hırkasını çıkartıp koltuğa bıraktı. beli açıllmasın diye bluzünü çekiştirdikten sonra çantasını yukarıda bulunan el bagajı portuna yerleştirdi. çantasının halat ve boncuklardan oluşan sapını arkaya ittirmeye çalışırken öndeki adamın kafasına dirseği çarptı. ah özür dilerim, dedi yerine otururken. of bu sap. tüm gün omuzumu kestiği yetmedi şimdi de beni rezil etti.bakır kızılı saçlarını geriye attı. kucağında kitabı, şişme yolculuk yastığıyla altına sıkışmış hırkayı çekip çıkarmaya çalışırken sarışın kız üçüncü soğuk bakışını fırlattı. adama çarptığımda da kötü kötü baktı. sanki farketmedim. hey allahım.. derin bir nefes aldı.yazın ortası olmasına rağmen serindi hava. annesinin aldığı tortop olmuş hırkasından kollarıı geçirmeye çabalarken kitabı yere düştü. hah tam bana göre bi davranış. bravo bana yani, sakr nolacak diye kendine kızadursun sarışın kıza doğru seyirten kalın ciltli kitabını almak için eğildi. sarışın kız uyku vaziyeti almış başı cama dayalı. bana mı bakıyor bu? gözleri kitabına kayınca hıh dedi içinden kesin benim gece boyunca okuma ışığımdan rahatsız olacağını hesaplıyordur. sarışın başını bezgince cama çevrildi gerisin geriye. mavi gözlü kız yeniden ayağa kalktı çantasının içinden bi şişe küçük su ve çubuk kraker çıkartıp yine hummalı bi uğraşıdan sonra yerine oturdu. dökülmesin diye minicik açardı hep paketi. çocukluğundan beri yerdi yola çıkmadan önce mide bulantısnın önüne geçmenin bir yoluydu. paketten bi kaç tanesinin dışarı doğru çıktığından emin olduktan sonra sallamayı bıraktı. sarışın kıza uzattı ,alır mısın?kız baktı,baktı sanki kızmış gibi kaşlarını çattı, burnunu çekip cık dedi. cıkk mı? aman ya suna da bak cevap vermeye bile tenezzül etmiyor.bi de sabaha hasta olmasak bari. baksana elinde mendil burnunu çekiyor ikide bir. iyi bakalım, bi daha bana bak sen de gör. ben de sana cevabını vermez miyim?kendini aşağılanmış hissederek arkasına yaslandı kitabını açtı, kot pantolonunun cebinden çıkarttığı biletini 13 numara diye kontrol ederek kitabın arasına kyodu. sonra şööyle bir sayfaları çevirdi. yaprak seslerinin duyulabilir olmasına dikkat ederek.bi taraftan da kızı izliyordu. bekledi..hayret,kızda hiç hareket yok. sonra lambayı açtı kapadı, iyi bari çalışıyormuş dedi kendi kendine bu defra da duyulabilir olmasına dikkat ederek....ee noldu buna. cama mı yapıştı yani dedi iyice sinirlenerek. sırtını yasladı kızla uğraşmaktan vazgeçip. sağ bacağını dizinden kırıp öndeki koltuğa yasladı. dizindeki yırtık biraz daha büyüdü. en sevdiği eskitilmiş kotunun dizlerindeki yırtıklar zamanla büyümüştü. şimdiyse dizinin yuvarlağı neredeyse tamamen ortadaydı. hoşlanmadı bu serseri görünüşünden. artık büyümeliyim 26 yaşıma geldim hala çocuk gibi dolaşıyorum dedi.sen hala yırtık kot ,konvers giy derken gözleri sarışın kızın babetlerindeydi. suyuna uzandı. bir yudumun boğazından aşağıya yuvarlanmasına izin verdikten sonra başını camdan yana çevirip kalabalığın üzerinden kaydırmaya başladı.ne kadar da kalabalık. hiç gece yarısı der misin? herkes mi tatile gidiyor,bi de kriz var diyorlar memlekette. dudaklarının kenarlarında oluşan küçük gamzeler aradığını bulduğunu haber veriyordu. elini kaldırdı, avucunun içine bıraktığı bir öpücüğü sımsıkı tutup cama doğru uzattı.ellerine bulaşan parfüm kokusunu çekti içine. parmaklarını açtı, elini salladı. Karşıdan gelecek bildik reveransı izlemeye koyuldu zevkle. sevgilisi kara gözlerinde birer yıldız parıltısıyla elini ondan yana doğru kaldırdı. aralarında , otobüsün camı, bagaj sırasında bekleşen yolcular,sarışın kafa yahut otobüsün o koca camı yokmuş da öpücük havada süzülerek onun avcuna konmuşcasına, tuttu boşluğu. bir pandomimci ustalığıyla yavaşça kavradı parmakları o görünmez öpücüğü. büyük bir dikkatle kalbinin üzerine götürdü. itinayla taşıdığı öpücük avcunda, elini kalbinin üzerine bastırırıken başını önce eğdi ,kaşları çatıldı, gözlerini yumdu.bir iki saniyelik bir duraksamadan sonra ,yukarı kaldırıdığı gözlerinde şimdi iki kara delik, gözlerine sabitledi.elini kaldırmaksızın göğsüne inip kalktı parmakları. pıt pıt pıt.işte burada dedi mavi gözlü kız sevgilisiyle aynı anda.gülümsedi. bakışları uzaklaşan açık yeşil mevsimlik montta, bu renk ona çok yakışıyor .bu montu ne zaman aldık derken... üç senedir her vedalaşmarında olduğu gibi gözlerinde sevgi, mutluluk,hüzün vardı...............................


peçete aldım mı ben yanıma. aldım. nane şekerim o da tamam. ne zamandır otobüs yolculuğu da yapmamıştım. nasıl geçecek bakalım. bari otobüs iyi olsaydı. şuna bak koltuklar eski daracık. ek sefermiş. hafta içi bu mevsimde hayret yani. herkes tatile mi gidiyor? yanıma kimse gelmez umarım. 12 numaralı pencere kenarındaki koltuğuna oturmuş bunları düşünüyordu.çantasını boş koltuğa bıraktı. içinden çıkarttığı tokasıyla, saçlarını toplayıverdi. fönü bozulmuş. iyi değil dün gittiğim kuaför. fakültedeyken gittiğim kuaför ne sağlam çekerdi fönü. bi hafta zırh gibi. kapanmış. sahi ne kadar olmuştu gideli bu şehirden. sadece iki. iki senede ne çok şey değişmiş buralarda. afedersiniz.. düşüncelerinden sıyrılmasına neden olan bu emirvaki sesin sahibine çevirdi başını. ayakta durmuş kendine bakıyordu. buraya oturacak bu dedi. çantasını aldı, kızı şöyle bi süzdü.gözleri de güzelmiş. küçük gösteriyordu.üstüne başına bakılırsa öğrenci falan heralde.bi yerleşemedi ha! işimiz var bunla şuna bak adama da çarptı. başını cama çevirdi yeniden. en son ne zaman buradaydım? 3 sene oldu mu?tabii oldu. son sene uçak biletleri ucuzladıktan sonra otobüse binmemişti hiç. zaten oldum olası sevmezdi otobüs yolculuklarını. tabii 3 sene olmuştu. o zamanlarki erkek arkadaşıyla birini uğurlamaya gelmişlerdi. vay be ne günlerdi. şimdi herkes hayal oldu.kim gelmişti ki? haa kuzen yaa. tabii beni özlemek bahanesiyle bi hafta bizim evde tedi içti bizim kızlarla da gezdi tozdu sonra toz oldu. gülümsedi. pis serseri. ama severdi kuzenini çılgındı, vefasızdı ama samimiydi. ailesinde genel hüküm süren soğuk hava kuzenini teğet geçmişti. düşündüğünü pat diye söylerdi.bizimkine de senin hatun taştır ha, kuzen olmasaydı zordu işin demişti.patavatsız.birden korkuyla döndü. dizlerine bi şey sürünmüştü.noluyo be bu da ne! yandaki kız yere eğilmiş kendi ayakları önüne düşen kitabını almaya çalışıyordu. sinirle baktı. ne bu be!! sürekli bi kıpırtı bi gürültü. o nasıl bi kitap ya.yuh!! yolda bu okunur mu? bitmez bu be! gece boyu ışığı da açık tutar. tam bulduk papazı kızım!! bacak bacak üstüne atıp biraz kaykılarak gövdesini öte yana çevirdi. başını cama dayayıp kalabalığı izlemeya koyuldu. o napıyor acaba? okul bittikten sonra burada kalmış diye duydum. ne güzel günlerdi be. el ele tutuşup serseri mayın gibi dolaşırdık. kızıldı ozaman saçlarım. çok uzun sürmemişti. kaç ay ,5 mi yok ya 7 ay. tabii ya iki ayını beni ayarlamaya çalışarak geçirdiğini sayarsak. okulun en güzel kızlarında biriydim. olsun o kadar. öyle çok yakışıklı değildi ama farklıydı diğerlerinden. hiç eyvallahı olmazdı. bana da olmadı. biraz oynayım dedim adam hemen anladı da bıraktı beni. oysa benden hoşlanıyordu. tabii ya o bıraktı beni di mi? adam hiç ikiletmedi. hala hatırlarım o son cümlesini. bak güzelim, ben oyun oynamam,oynatmam.dedi ve gitti. sonra da hiç.. ne kıskandırma tripleri, ne affet beniler. öylece bitti. alır mısın?.... döndü istemye istemeye. gözlerinin buğulandığını görmesin diye kaşlarını çatarak baktı. kraker mi? saol canım senin olsun. bi de kibar yani! titremeye yüz tutmuş sesini yutup cıkk dedi. hüzünlü bakışlarını, verdiği alaycı ifadetle maskeleyerek geri döndü. burnunu sildi. acele adımlarla yürüyen insanlar, uykusu gelmiş çocukları çekiştirerek yürüten ebevyenler, yastık satanlar,çay kaahve satanlar. karmaşanın dinginliğinde ağır ağır dolaşırken gözleri birden durdu. dudaklarının kenarlarında beliren ince çizgiler şaşrıdığını ele veriyordu. bu o değil miydi. sakallarını kesmiş,biraz da kilo almış ama evet işte oydu. gözleri hiç değişmemiş. parfümünün kokusu geldi birden. gülümseyerek bakıyordu kendine doğru. yok artık! dedi. hayal görüyorum. yoo orda işte gayet de bana bakıyor. iyi de neden? neden bana baksın üstüne de gülümsesin. napcam şimdi ben. el sallayım. saçmalama be! olur mu en iyisi arkama yaslanayım görmemezlikten geleyim. evet en iyisi bu. ee hala bakıyor. napıyor bu ya? el sallıyor.!!ay ya çıkar gelirse. niye bu kadar heyecanlandım sanki.çok da sevmiyordum yani. düzgündü işte,farklıydı o kadar.ama mutluydum. bir kızı nasıl mutlu edeceğini iyi bilirdi. iyi de onca sene sonra burada!!! durup dururken aklıma geldi,şimdi de...şu okuduğum kitapta diyodu ya, secret bu mu yani? belki de yeniden......


sırtı koltuğa yapışmış napacağını düşünürken gördü onu. yanındaki kız, aşağıya hipnotize olmuş gibi bakıyordu.gözleri parıl parıl. gülümseyen dudaklarına götürdü elini. avucuna bir öpücük kondurdu. elini cama doğru uzattı. aşağıya baktı. o elini uzatmış havayı tutuyormuş gibi yumruk yaptığı elini kalbine götürdü. aman allahım, bana bakmıyormuş. beni görmemiş bile. kıza baktı tekrar, ne kadar mutlu görünüyor..görünüyorlar... bakışları uzaklaşan eski sevgilisinin üzerindeki açık yeşil montta sabitlendi. bu rengi hep severdi. bu.. bu benim ona aldığım mont... ne kadar aramıştım bu rengi..derken gözlerinde 3 sene önceki gibi hüzün vardı.

Hiç yorum yok: