14.10.2009

çabalamak

hayat rutin gittikçe boş gelmeye başlıyor. kendimi görmek istediğim yerde miyim sorusuna suskun kalıyorum.bu suskunkuk zamanla pısırıklığa dönüşüyor. mevcut olandan memnun olmadığım halde değişim için harekete geçmemek için onlarca bahane üretmeye başlıyorum. aslında değişimden korkuyorum. elimdekini de kabedersem korkusu ,şu anki durumuma gelebilmek için harcadığım zamana kayıp gözüyle bakmak ayağıma takılıyor.
oysa hayat sürekli bir değişim ve bize yansıyan geri dönüşüm dinamiğiyle çalışıyor. geçmişten pişmanlık duymak, geleceğe dair kaygılar taşımak yapabileceklerimizin önünde duran en büyük engeller.
ben, kendimle bir yolculuğa çıkmaya karar verdim. çoğu zaman dalgın ve farkında olmadığım zamanları sorgulamaya başladım. mesela her sabah işe gelirken geçirdiğim 20 dakikalık süreye dair düşündüğümde aklıma hiç bir şey yok. yalnızca akan trafiğe uyan bir arabayım sanki. kişiselliğini yitirip tamamen edilgen bir birey olduğum anlardan ilk keşfettiğim. gün içinde böyle yaşadığım o kadar çok zaman dilimi var ki. hayat ne kadar boş dememin sebeplerinden birisi bu sanırım. yaşadığım her anı yakalayabilmek adına farkındalığımı arttırmam gerekiyor. trafikte harcadığım zamanı radyo kanallarını sürekli değiştirerek geçirmek yerine caz müziğini öğrenerek geçirebilirim mesela. tabii bunun için kendime caz cdleri hazırlayıp küçük bir tasnif yapmam gerek. ve tam bu nokta benim vazgeçiş noktamdır. emek harcamak girdiği vakit işin içine hemen u dönüşü yapıyorum. oysa emek vermeden yaşadığım hayat gerçekten bana geri dönüşü olmadan tükenen bir zaman dilimiğnden ibaret kalıyor.
çabalıyorum. daha mutlu bir insan olmak için. üstelik bunun için gerekli olan tüm maddi ve manevi şartlara sahibim. ama kendime olan inancımı ve hatta kendimi unuttuğum için yeniden yola çıkmam gerekiyor. bu defa yalnız değil kendimle birlikte.

Hiç yorum yok: