15.10.2008

mola

kaptan 3 saattir dönen tekerlekler biraz dinlensin diye otobüsü aksarayda durdurdu. pufflayan kapılardan içeri doluşan soğuk sayılacak bir havaya, sarındığı kırmızı şalla cevap verdi genç kız. yıllardır kimbilir kaçıncı bu diyerek itti teksas işi tuvalet kapısını.hızla geri gelen kapıya deymemek için aceleyle içeri girdi. arkasında fizik kurallarına tabi sallanan kapıyı bırakıp adeti olduğu üzre sağ baştan üçüncü tuvalete girdi. neden ellerini kurulayacak kağıt havlu koymazlarsa diye söylenerek çuval gibi çantanın içinden bozukluk aranmaya başladı. buyrun diyerek uzattı 75 kuruşu. acaba artık beni tanıyolar mıdır diye düşündü. sonra kısık sesle tekrarladı..kimbilir kaçıncı bu...


ne kadar kaliteli de olsa sevmiyordu yol üstü lokantalarını. belki de yolculuktandı. şehir içinde bile arabada midesi bulanırdı çocukken. markete girip tuzlu kraker arandı.bu da yolculukta edindiği bi çocukluk alışkanlığıydı. annesi midesi bulanmasın diye su dolu plastik bardağa iki damla sarı bi ilaç damlatırdı,tadı hala aklında. genelde kesmez, bulanmaya başlayınca ye bastırır diye uzatırdı kırmızı parlak paketi. severdi paketin arkasında elinde yuvarlak krakerini yiyen beyaz çizgi çocuğu izlemeyi. bi türlü karar verememişti,o yediği kraker mi yoksa eli mi?
bi paket çubuk kraker bi tane çilekli gofret 3 lira.
buyrun, diye uzattı parayı. soğuğa rağmen dışardaki yuvarlak masalara yöneldi. bi sandalye çekip oturdu.
çay alabilir miyim?
tabi abla.
etrafını izlemeye koyuldu. tam karşısındaki masaya oturmuş yalnız bir kadın, telefonla konusuyordu. sadece iki otobüs olduğu için dinlenme tesisinin mevcudu epey azdı. arkasındaki masada yaşlı bi amca gür bi sesle öğütler yağdırıyordu. merakından başını çevirdi. uzun saçlı arkası dönük gençce bi adama bakarak konusuodu amca.
ee hayat yeni başlıyo daha sizin için. bu zamana kadar okul,askerlik falan. asıl bundan sonrası zor.evlenirsin, sorumluluk.... daha fazlasını duymadı çayından bi yudum alıp krakerini yemeye başladı. yine önce tuzlarını kopardı. 2 yaşında karaker yemeğe başladığını düşünürse,23 yıldır yaptığı gibi. dinlenme tesisinin büyükçe bi restorantı vardı. masasının komşu olduğu camlı bölmeyle bahçeden ayrılıyordu. bahçede iki sıra yuvarlak masa ,yan yana dizili otobüsleri görecek şekilde yerleştirilmiş sağ tarafında fastfoodçu,önünde şekerli sucuk, helva tulum peyniri gibi yöresel yiyecekler satan küçük bi büfe ve oturduğu yerin sağına düşen 3 tane oyun makinasıyla 2 tane masaj koltuğu. gözleri bildik bir sırayla çizdiği teğeti aniden durdurup geri aldı. oyun makinası mı?? evet, bozuk parayla çalışan içinden oyuncak ayı falan çıkan bildiğiniz oyun makinası. ya daha önce görmemişti ya da yeni koymuşları. hangi insan 3-5 saat yol gittikten sora işemek karnını doyurmak gibi bu kadar temel ihtiyaçların arasında ah bi de tavşanım olsun der de bu makinanın başına geçer ki dedi,gözleri çay bardağında damlayan çayı takip ederken.damlanın düştüğü yerde bi çift siyah spor ayakkabı.biraz yukarda mavi kot geçirilmiş iki erkek bacağı daha yukarda siyah montlu geniş omuzlar ve sağ omuzun nihayetlendiği büyük elin içinde sıkıca kavranmış biraz ileri biraz sağa.. döndürülen minicik bi kol. oyun makinasının yönlendirme kolu. ve peşine düşülmüş minik pembe bir ayı. gülmemek için dudaklarını içine çekti.
çay ne kadar?
75 kuruş
üstü kalsın
saol abla
acaba beni hatırladı mı?
aklında tuttuğu son üç rakamı plakalar arasında bulup doğru otobüse yöneldi. koltuğunu bulup yerleşti. yola çıkmadan erkek arkadaşının seçtiği kitabı kaldığı yerden okumaya başladı. aklında uçuşan bir düşünce ordusuna otobüsün tıngırtısına ve karanlığa yenik düşen gözleri kapandı. kırmızı şalına sarılıp karanlığa daldı. omuzuna dokunan hafif ele doğru başını çevirdi. muavin, istersen arkaya geç de ayaklarını uzat yat, diyordu. aklına babasının elinde tv kumandası daldığı cuma gecesi uykularına, hadi kızım yatağına geç diye attığı çentikler geldi. yüzüne açan kocaman gülümsemeyle beraber çok teşekkür ederim rahat burası dedi.gözleri bulutların arasındaki aya takıldı. ne kadar ürpertici ve de güzel...uykuya daldı.

Hiç yorum yok: