1.06.2009

eşik atlama


taş döşeli bi sokakta ilerliyorum. ağır adımlarım güneşin yakıcılığına beyaz bayrak çekmiş. alnımda biriken ter damlalarını elimin tersiyle siliyorum. biraz dinlenmek için duruyorum. bu saatte bu sıcakta benden başka kimsenin yollara düşmemesine şaşırmayarak sessizliği dinlemeye başlıyorum. sessizliğe tempo tutamayacağına göre yürümekten su toplamış zavallı ayağım neye tempo tutuyor diye bilincimi çağırıyorum. gölgesine saklandığım mavi boyalı evden sızan müziği o anda farkediyorum. kürdülihicazkar...

yalnız değildim bu sokağa girerken. etrafımda dört boyda endam eden dört ayrı renk vardı. eylenceden söyleşen seslerine eşlik edip yürüyordum. arada gülüyor arada ciddi mesellere dalıp, konusuyorduk. ne zaman sustum hatırlamıyorum. gölgelerini görmeyeli etrafımda ne kadar zaman geçti? ben mi hızlanıp uzaklaştım yoksa onlar mı geride kaldı? hatırlamıyorum. en son hatırldığım sustuğum.beni dinlemediklerine mi hükmettim yoksa duymadıklarına mı? hatırlamıyorum. o birbirine karışan, gülüşen renklerin bir araya gelip ebem kuşağına çaldığı ahenk yitmişti. neden ve nasılını sorarken ben, çoktan kahverengi olmuştu.

şarkı yabancı. ama la bemoller değil. udun mızrabını tutan el,kimbilir, kaç sene evvel nasıl bir ızdırapla titretmişse telleri benim de yüreğim tanıdık bir acıyla titriyordu. etrafımda dizili tek katlı evler, sıvaları yenilenmiş fesleğen çiçekli pencereler, tahta kapıların zamana ve fukaralığa az ya da çok yenik düştüğü ama hükümdarın hala mutluluk olduğunu ispatlayan duvarlara dayanmış, haylazlıkların izleri onarılmış bisikletler. ne zaman geldim buraya ben? çok katlı griliği ardımda bırakıp ne vakit düştüm çocukluğumun bu bakir sokağına.

büyüdüm sandığım şehrin karmaşasına uygun bir topluluğun, sıradan görünüşlü bir üyesiydim. onlar gibi giyinip yürüyordum. onlar gibi görünüp gülüyordum. sustum. sevinçlerimi paylaşmadıkları için mi yoksa aslında hiç sevinmedikleri için mi bilmiyorum. savunma mekanizmamın sandığından çıkarttığım ciddiyet maskemi yüzüme yerleştiriyorum. güneşli günün bereketine şükredip fazlalıklarımdan kurtuluyorum. nerden geldiğimi anlayamadığım bu sokakta, kalbime sevgiden yazdığım bi kaç ismi saklayıp sımsıkı, yürüyorum. kürdilihicazkar çalıyor...

Hiç yorum yok: