6.11.2008

sessiz gönül dostumdan...

ben mutsuzum.ağlasam diyordum.ama öyle feryat figan değil,zırıl zırıl değil,gülümseyerek ağlasam... hatırlarken ardarda bi şeyler devrilsin içimde. ağlayayım ,kendime değil,unuttuklarıma...sonra blogunu okudum.sonra cd çantamda neredeyse bir senedir en üstte duran cd yi izleme zamanım geldi. taktım ,olmadı. sildim,olmadı. yıkadım,oldu. izledim. küçük burnuna ,saçlarına takıldım esmer oğlanın. gözlerindeki ışıltıda eridim. böyle bakmalı çocuğum dedim. aldım onu kalbime,dinledim.yanındaki çocukla konuşuyordu.ses derinimden geliyordu.anlayamadığım dilin altyazısıydı:-ne yapıyorsun burada?-gel otur,emir ağa!-burada vakit kaybediyorsun,uçurtma diğer yöne gitti.-bu tarafa gelecek.-nereden biliyorsun?-biliyorum işte.-ama nasıl?-sana hiç yalan söyledim mi?-nereden bileyim!-pislik yemeyi tercih ederim.-gerçekten öyle mi?-ne öyle mi?-yalanını söylersem yer misin?-istersen yerim.ama gerçekten böyle bir şey yapmamı isteyecek misin?-deli misin? istemeyeceğimi biliyorsun-biliyorum.biliyordum.istese de" isterim "diyemezdi zaten.istenmezdi böyle şeyler.sevmek götürürdü öfkeyi ya da bir ucu nefretti. nefret oldu,ya da başka bir şeydi,yenilgiydi,bir gün istedi .istediğinde yüzüne sürecekti çürük meyveyi parlak gözlü çocuk.ne farkı vardı pislik yemekten.ağladım ben,üstüne sürdüğünden değil,derinime sığdıramadığından..."asil hesaplaşma anlayışınızı sevdim ,bayım." diyorlardı ya hani,böyle verilirdi hakkı lafın.artık ne zaman sinemada birbirine dönen iki çocuk yüzü görsem onları hatırlayacağıma mutlu oldum.-bravo ne demek biliyor musun?-hayır-bravo dahinin italyancası-hikaye ne hakkında?-sihirli fincan bulan bir adamla ilgili.gözyaşlarını fincana akıttığında inciye dönüştüğünü öğreniyor.çok fakir biri, anlıyor musun?Hikâyenin sonunda elinde bir bıçakve kollarında karısını cesediyle bir inci dağının üzerinde oturuyor- Yani karısını öldürdü mü?- Evet, Hasan.Böylece çok ağlayıp zengin olacaktı.Evet, hemen anladın.Ne?-Yok bir şey, Emir ağa.Kahvaltını bitirdin mi?-Ne var-Hikâye hakkında soru sormama izin verir misin peki?--Tabiî ki.-Adam neden karısınıöldürmek zorundaydı-Çünkü her gözyaşı inciye dönüşüyor.-Evet ama neden sadece soğan koklamadı? dedi ya hani ,elimde binlerce fincan olsa gökyüzüne değerdi başım...-O uçurtmayı senin için getirmemi ister misin?-Senin için bin tane bile getiririm.anlatabileceğimi bilsem binlerce kez yazardım içinden geçtiğim anları.. bu sana ilk mektubum sanki. ben bugün mutlu oldum. FARKINDA olmadan güzel hissettirdin bana. senin için binlerce kez dua ettim. binlerce kez mutlu ol bebeğim

Hiç yorum yok: